-Ya da Almanya tekrardan ayağa kalmaya çalışıyor...-
Atlantik’in öte yakası tehlikeyi gördü ve restini çekti. Önce İngiltere’yi Avrupa Birliği`nden kopararak AB`ni zayıflattı... Peşinden Rusya ve Çin ile çok olumlu ilişkiler kuran Almanya`yı değişik düzlemlerde uyardı... `` NATO’nun beyin ölümü gerçekleşti. NATO dağıtılabilir. `` diyen Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel MACRON`a gereken dersi verdi, Avrupa`daki NATO üyelerini bu paktın mali giderlerine daha fazla katkıda bulunmaya zorladı... Son olarakta Rusya-Ukrayna savaşını körükleyerek Avrupa devletlerinin ABD ile gevşemiş olan ilişkilerini tekrardan pekiştirdi...
***
Avrupa Birliği`ni Dünya`da 4ncü güç, aktör olmaya hazırlayan Almanya şaşırıp kaldı. ABD`den göreceli de olsa bağımsızlaşan Almanya, tekrardan dünyadaki bu en büyük güçle uyumlu ilişkiler sürdürmeye başladı. Almanya Rusya ilişkileri gittikçe soğumaya başladı...
***
Ama, bu işler o kadar da kolay değildi. Hele Almanya gibi dünyanın 4ncü büyük ekonomisi bu işlerden öyle kolay kolay vazgeçmezdi. Hele bir de çevresinde Avrupa Birliği üyeleri varken.
***
Bu bağlamda, Almanya gittikçe eskimeye başlayan ve hatta bazı alanlarda hantallaşmaya başlayan kurumlarını yenilemeye başlıyor... Geleceğin teknolojisine büyük yatırımlar yapıyor... Demografik yapının yarattığı işgücü eksikliğini yeni çıkardığı ``Yabancılar Yasası`` ile gidermeye çalışıyor. Aslında bu eksikliği sığınmacılar ve mülteciler yoluyla göreceli de olsa gideriyordu... Ya da ad hoc çözümler buluyordu: Örneğin Şansölye Angela MERKEL tek bir cümleyle yaklaşık dokuzyüzbin Suriyeli ağırlıklı bir Arap grubunun, insan selinin Almanya`ya girmesini mümkün kılıyordu... Son olarak, Ukrayna-Rusya savaşı nedeniyle yaklaşık bir milyon Ukraynalının Almanya`ya gelmesinin kapıları açılıyordu. Ama, bu geçici çözümler, demografik yapıdaki sorunu tam çözmüyordu, çözemiyordu. Bunun için, yeni bir yasayla, bu sorunu yapısal olarak çözmek istiyorlar... Tıpkı klasik göç ülkeleri ABD, Kanada ve Avusturalya gibi... Bekleyelim, görelim; bakalım uygulamada hangi sorunlar çıkacak ortaya...
***
İşte bu yeniden yapılanma bağlamında, Federal Hükümet 2024, 2025 ve 2026 yıllarında tam 212 milyar Avroyla Alman sanayi, ticaret ve hizmet sektörlerini destekleyecek. Aslan payını iklim değişikliği, transfornasyon ve teknoloji alanlarında çalışan firmalar alacak. Bu üç yıl içersinde akıllı ev inşaatlarına, ev ve apartmanlardaki ısıtma tesisatlarının ve kaloriferlerin yenilenmesine 18,9 milyar Avro (yaklaşık 590 milyar TL) destek verilecek. Böylece enerji tasarrufu sağlanacak. Yenilenebilir enerji alanında yapılacak yardım 12,6 milyar Avro. Çoğunluk hissesi Alman devletine ait olan Alman Demiryolları`nın yenilenme programına 12,5 milyar katkıda bulunacak Federal Hükümet. Böylece demiryolları ve tren garları yenilenecek. Fosil enerji tüketimine getirilecek yeni vergiler ile bu yardımların bir kısmı finanse edilecek. Bu da yeni yılda benzinin ve dizelin pahalandığı anlamına geliyor. Tam da bu noktada Almanya`da yaklaşık 1,1 milyon taşıt (binek arabası: 46,0 milyon, motosiklet: 4,9 milyon, minibüs-otobüs: 952 bin, kamyon-tır: 3,2 milyon, inşaat makinaları ve lokomotif...) olduğunu belirtelim. 2023 yılı itibariyle, trafikteki taşıtların %3,9`u elektrikli. Bütün bunlar düşünülmüş. Ama, yurttaşlara da `iklim parası` verilip verilmeyeceği unutulmuş...
Bu, devletin özel şirketleri milyarlarca Avro ile teşvik etmesi, insana şu soruları sorduruyor: Hani devletçilik kötüydü, kamuculuk tu kaka idi... Ne oldu? Devlet kimin malını kime veriyor?
***
Aslında, halk deyimiyle, `turpun büyüğü heybede`. Almanya bu yeniden yapılanma projesini, Avrupa Birliği`nde de uygulatıyor. Avrupa Birliği Komisyonu (Siz, AB Hükümeti anlayın.) Başkanı bir Alman vatandaşı yıllardır: Prof Dr. Ursula von der LEYEN. Bu `çelik bayan` üzerinden Avrupa Birliği de yeniden yapılandırılıyor 750 milyarlık bir projeyle. Burada da en çok para çevre sorunlarından ve iklim değişikliğinden kaynaklanan sorunların çözümüne ve dijitalleşmeye ayrılıyor. 2020-2026 yılları arasında uygulanan bu projenin devamı planlanıyor halen. Bu sefer projenin bütçesi trilyon Avro sınırını aşacakmış...
***
Dünyanın en büyük çip üreticilerinden Intel geçen yıl Magdeburg`da 20 milyar Avroya mal olan bir fabrika kurdu. Federal Hükümet bu fabrikanın kuruluşuna 10 milyar destek vererek katkıda bulundu. Bir önceki yıl ise TESLA Berlin yakınlarında bir araba üretim fabrikası kurmuş ve birkaç milyar desteği kapmıştı... Bu fabrikada halen TESLA marka araba seri halde üretiliyor Avrupa için...
Bütün bunlar olurken Tayvan merkezli TSMC firması, ki dünyanın en büyük çip üreticisi, Dresden`de bir çip fabrikası kurabileceğini Federal Hükümet`e bildirdi. Bu çip üretim fabrikasının 10 milyar Avroya mal olacağını hesaplamışlar. Bu firmanın zekimi zeki CEO`su Federal Hükümet`e bir ricada bulunuyordu: ``Ewer, 10 milyara mal olacak bu projenin 5 milyarını siz karşılarsanız, tercihimizi Almanya`dan yana kullanırız. Yoksa başka bir ülkede de kurulabilir bu firma...`` Federal Hükümet, bu yatırıma 5 milyar katkıda bulunabileceğini hemen bildirdi. Akıl oyunları...
***
Almanya çip üretimini artırarak hem teknolojik alanı rahatlatmak ve hem de araba sanayisinin üretiminin düşme tehlikesini önlemek istiyor. Günümüzde en çok çip kullanılan alanlardan birisi de araba sanayi...
***
Almanya kara Avrupa’sının tam merkezinde olmanın avantajıyla, muazzam altyapısıyla (otobanlar ve demiryolları vb.) herkese güven veren hukuk devleti özelliğiyle yeni yatırımlar için çekiciliğini korumak ve giderekte artırmak istiyor...
Ve bütün bu reformlarla, yeni yasalarla, ekonomik teşviklerle yeniden ayağa kalkmaya çalışıyor... Ewer önümüzdeki dönemde Ukrayna diye bir devlet hala olursa/kalırsa ve Türkiye reformlar yaparak hukuk devleti olma yolunda adımlar atarsa, bu iki ülkenin Avrupa Birliği`ne üye olmaları tartışılırsa, bunlara teklif götürülürse ya da yapılacak başvurular kabul edilirse şaşırmayalım.
Yeni bir dünya, yeni bir Avrupa Birliği ve yeni bir dünya oyuncusu, aktörü...
Fazla mı hayalci buluyorsunuz yoksa? Ben ihtimaller arasında görüyorum doğrusu. Eee ne de olsa matematik ve istatistik derslerinde `İhtimaller Hesabı` öğrendik...
Atlantik’in öte yakası tehlikeyi gördü ve restini çekti. Önce İngiltere’yi Avrupa Birliği`nden kopararak AB`ni zayıflattı... Peşinden Rusya ve Çin ile çok olumlu ilişkiler kuran Almanya`yı değişik düzlemlerde uyardı... `` NATO’nun beyin ölümü gerçekleşti. NATO dağıtılabilir. `` diyen Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel MACRON`a gereken dersi verdi, Avrupa`daki NATO üyelerini bu paktın mali giderlerine daha fazla katkıda bulunmaya zorladı... Son olarakta Rusya-Ukrayna savaşını körükleyerek Avrupa devletlerinin ABD ile gevşemiş olan ilişkilerini tekrardan pekiştirdi...
***
Avrupa Birliği`ni Dünya`da 4ncü güç, aktör olmaya hazırlayan Almanya şaşırıp kaldı. ABD`den göreceli de olsa bağımsızlaşan Almanya, tekrardan dünyadaki bu en büyük güçle uyumlu ilişkiler sürdürmeye başladı. Almanya Rusya ilişkileri gittikçe soğumaya başladı...
***
Ama, bu işler o kadar da kolay değildi. Hele Almanya gibi dünyanın 4ncü büyük ekonomisi bu işlerden öyle kolay kolay vazgeçmezdi. Hele bir de çevresinde Avrupa Birliği üyeleri varken.
***
Bu bağlamda, Almanya gittikçe eskimeye başlayan ve hatta bazı alanlarda hantallaşmaya başlayan kurumlarını yenilemeye başlıyor... Geleceğin teknolojisine büyük yatırımlar yapıyor... Demografik yapının yarattığı işgücü eksikliğini yeni çıkardığı ``Yabancılar Yasası`` ile gidermeye çalışıyor. Aslında bu eksikliği sığınmacılar ve mülteciler yoluyla göreceli de olsa gideriyordu... Ya da ad hoc çözümler buluyordu: Örneğin Şansölye Angela MERKEL tek bir cümleyle yaklaşık dokuzyüzbin Suriyeli ağırlıklı bir Arap grubunun, insan selinin Almanya`ya girmesini mümkün kılıyordu... Son olarak, Ukrayna-Rusya savaşı nedeniyle yaklaşık bir milyon Ukraynalının Almanya`ya gelmesinin kapıları açılıyordu. Ama, bu geçici çözümler, demografik yapıdaki sorunu tam çözmüyordu, çözemiyordu. Bunun için, yeni bir yasayla, bu sorunu yapısal olarak çözmek istiyorlar... Tıpkı klasik göç ülkeleri ABD, Kanada ve Avusturalya gibi... Bekleyelim, görelim; bakalım uygulamada hangi sorunlar çıkacak ortaya...
***
İşte bu yeniden yapılanma bağlamında, Federal Hükümet 2024, 2025 ve 2026 yıllarında tam 212 milyar Avroyla Alman sanayi, ticaret ve hizmet sektörlerini destekleyecek. Aslan payını iklim değişikliği, transfornasyon ve teknoloji alanlarında çalışan firmalar alacak. Bu üç yıl içersinde akıllı ev inşaatlarına, ev ve apartmanlardaki ısıtma tesisatlarının ve kaloriferlerin yenilenmesine 18,9 milyar Avro (yaklaşık 590 milyar TL) destek verilecek. Böylece enerji tasarrufu sağlanacak. Yenilenebilir enerji alanında yapılacak yardım 12,6 milyar Avro. Çoğunluk hissesi Alman devletine ait olan Alman Demiryolları`nın yenilenme programına 12,5 milyar katkıda bulunacak Federal Hükümet. Böylece demiryolları ve tren garları yenilenecek. Fosil enerji tüketimine getirilecek yeni vergiler ile bu yardımların bir kısmı finanse edilecek. Bu da yeni yılda benzinin ve dizelin pahalandığı anlamına geliyor. Tam da bu noktada Almanya`da yaklaşık 1,1 milyon taşıt (binek arabası: 46,0 milyon, motosiklet: 4,9 milyon, minibüs-otobüs: 952 bin, kamyon-tır: 3,2 milyon, inşaat makinaları ve lokomotif...) olduğunu belirtelim. 2023 yılı itibariyle, trafikteki taşıtların %3,9`u elektrikli. Bütün bunlar düşünülmüş. Ama, yurttaşlara da `iklim parası` verilip verilmeyeceği unutulmuş...
Bu, devletin özel şirketleri milyarlarca Avro ile teşvik etmesi, insana şu soruları sorduruyor: Hani devletçilik kötüydü, kamuculuk tu kaka idi... Ne oldu? Devlet kimin malını kime veriyor?
***
Aslında, halk deyimiyle, `turpun büyüğü heybede`. Almanya bu yeniden yapılanma projesini, Avrupa Birliği`nde de uygulatıyor. Avrupa Birliği Komisyonu (Siz, AB Hükümeti anlayın.) Başkanı bir Alman vatandaşı yıllardır: Prof Dr. Ursula von der LEYEN. Bu `çelik bayan` üzerinden Avrupa Birliği de yeniden yapılandırılıyor 750 milyarlık bir projeyle. Burada da en çok para çevre sorunlarından ve iklim değişikliğinden kaynaklanan sorunların çözümüne ve dijitalleşmeye ayrılıyor. 2020-2026 yılları arasında uygulanan bu projenin devamı planlanıyor halen. Bu sefer projenin bütçesi trilyon Avro sınırını aşacakmış...
***
Dünyanın en büyük çip üreticilerinden Intel geçen yıl Magdeburg`da 20 milyar Avroya mal olan bir fabrika kurdu. Federal Hükümet bu fabrikanın kuruluşuna 10 milyar destek vererek katkıda bulundu. Bir önceki yıl ise TESLA Berlin yakınlarında bir araba üretim fabrikası kurmuş ve birkaç milyar desteği kapmıştı... Bu fabrikada halen TESLA marka araba seri halde üretiliyor Avrupa için...
Bütün bunlar olurken Tayvan merkezli TSMC firması, ki dünyanın en büyük çip üreticisi, Dresden`de bir çip fabrikası kurabileceğini Federal Hükümet`e bildirdi. Bu çip üretim fabrikasının 10 milyar Avroya mal olacağını hesaplamışlar. Bu firmanın zekimi zeki CEO`su Federal Hükümet`e bir ricada bulunuyordu: ``Ewer, 10 milyara mal olacak bu projenin 5 milyarını siz karşılarsanız, tercihimizi Almanya`dan yana kullanırız. Yoksa başka bir ülkede de kurulabilir bu firma...`` Federal Hükümet, bu yatırıma 5 milyar katkıda bulunabileceğini hemen bildirdi. Akıl oyunları...
***
Almanya çip üretimini artırarak hem teknolojik alanı rahatlatmak ve hem de araba sanayisinin üretiminin düşme tehlikesini önlemek istiyor. Günümüzde en çok çip kullanılan alanlardan birisi de araba sanayi...
***
Almanya kara Avrupa’sının tam merkezinde olmanın avantajıyla, muazzam altyapısıyla (otobanlar ve demiryolları vb.) herkese güven veren hukuk devleti özelliğiyle yeni yatırımlar için çekiciliğini korumak ve giderekte artırmak istiyor...
Ve bütün bu reformlarla, yeni yasalarla, ekonomik teşviklerle yeniden ayağa kalkmaya çalışıyor... Ewer önümüzdeki dönemde Ukrayna diye bir devlet hala olursa/kalırsa ve Türkiye reformlar yaparak hukuk devleti olma yolunda adımlar atarsa, bu iki ülkenin Avrupa Birliği`ne üye olmaları tartışılırsa, bunlara teklif götürülürse ya da yapılacak başvurular kabul edilirse şaşırmayalım.
Yeni bir dünya, yeni bir Avrupa Birliği ve yeni bir dünya oyuncusu, aktörü...
Fazla mı hayalci buluyorsunuz yoksa? Ben ihtimaller arasında görüyorum doğrusu. Eee ne de olsa matematik ve istatistik derslerinde `İhtimaller Hesabı` öğrendik...