Bu iklim krizi insanı dinden imandan eder

şerbetçi

Member
Katılım
25 Eyl 2023
Mesajlar
29,788
Tepkime puanı
0
Puanları
16
İklim Krizinin pek çok olumsuz sonucu olduğunu artık bilmeyen yok. Ama bir din anlayışını değiştiriyorsa, artık iş bayağı ciddi demektir.

Hindistan’da “kast” sistemi vardır. Sosyal tabakalaşma olarak adlandırmak yanlış olmaz. En eski ve köklü kast sistemlerinden birine sahip olan Hindistan’da kültüre bu kadar işlemiş bir tabakalaşma olmasının ve kabullenişin sebebinin altında elbette “dini” inanış yatıyor. Hindular, yaşam ve ölümün sürekli birbirini izlediğine, yani reenkarnasyona inanır.

Hindistan’da 4 ana grup vardır.

Brahmanlar: En üst sınıfı temsil eder ve kutsal yazıları yorumlayan kişilerdir. Bilginler ve rahipler bu tabakada yer alır.
Kshatriyalar: Askerler, prensler ve üst düzey memurların oluşturduğu bir tabakadır.
Vaişyalar: Tüccarlar, toprak sahipleri ve çiftçilerden oluşur. Günümüzde işyeri sahipleri de bu kasta tabidir.
Şudralar: En alt tabakada bulunan Şudralar ise işçiler, hizmetçiler, kölelerden oluşur. En ağır görülen işleri yaparak üst kastlara hizmet ederler.
Hindistan’da en kötü şartlarda yaşayan insanlar yani tabakanın en altında olanlar bunu dert etmezler çünkü onlar dini inanışlarına göre, öldükten sonra tekrar dünyaya gelecekler ve tabakanın en üstünde olacaklar. DI….Yani böyle düşünüyorlar-dı, İklim Krizinin sonuçlarını yaşayana kadar. Elbette bütün bir ülkeden söz etmiyorum. Ama yoksul kesim, dini inançlarının aksine artık ülkenin zengin insanlarının yaşantıları karşısında isyan etmeye başlamış durumda. Son yıllarda yaşanan sıcaklıklar halkı çileden çıkardı. İşte insanları dinsel davranışlarını bile değiştirebilen bir iklim krizi hikâyesi:

Hindistan’da ŞİMDİYE KADAR HİÇ OLMAYAN BİR ŞEY OLUR; yoksul bir topluluk lüks bir alışveriş merkezini basar.

Olaylar şöyle gelişir;

16 Nisan 2023. Hindistan’da sıcaklık 41 dereceye ulaşmıştır. Kalküta şehrinin Kasia Bagan bölgesindeki halk o sene hiç yaşamadıkları hava sıcaklığını yaşıyordu. Genelde tek odalı küçük evlerden oluşan mahallede o gün akşam saatlerinde bir yaşlının sıcaktan fenalaşarak öldüğü haberi yayılır. Sıcak hava ve 3 gündür kesik olan elektrikler eşliğinde mahalleye yayılan bu haberle, yoksul halkın sesi yükselmeye başlar. Güneş battıktan sonra bile terliyorlardı. Elektrikler ne zaman tekrar gelecekti? En azından buzdolapları çalışırken kapısını açarak biraz nefes alabiliyorlardı. En önemli soru da, Neden bloğun sonundaki lüks alışveriş merkezinin elektriği varken onlarda yoktu?

Üç çocuk annesi Sana Mumtaz sekiz akrabasıyla birlikte o küçük tek odalı evlerden birinde yaşayan mahalle sakinlerinden sadece biri. Sana Mumtaz, suyun halka aktığı musluklardan günde iki kez, biri sabah, biri akşam olmak üzere evine su taşırdı her gün. Çünkü; Mumtaz'ın mahallesindeki umumi musluklardan biri sabah, biri akşam olmak üzere günde iki kez su akıyordu.

“Burada hava o kadar sıcak ki insanlar ölüyor"


Nisan ayının o gecesi, bir fikir kök saldı ve huzursuz kalabalığın arasında dalga dalga yayıldı. Alışveriş merkezinin sahibi, Kalküta'nın elektrik şirketinin de sahibi olan bir milyarderdi, bu yüzden alışveriş merkezine gidip elektriğinin onarılmasını talep etme planları yaptılar. Bir adam ölmüştü; artık seslerinin duyulacağı kesindi. “Geceleri uyuyamıyoruz!” dedi bir kadın. “Yok sayılıyoruz, buna tolerans göstermeyeceğiz!” bir adam bağırdı.

Küçük kalabalık ara sokaktaki bir ineği, ipte kuruyan çamaşırları ve sineklerin daireler çizdiği kasap dükkânını geçerek alışveriş merkezinin 3 No'lu Kapısı'nın önünde durdu. Bina başlarının üzerinde dev bir yolcu gemisi gibi çıkıntı yapıyordu, her kat ışıkla parlıyordu.

Biraz bağırdıktan sonra güvenlik görevlileri onları içeri aldı. Alışveriş merkezinin içindeki hava serindi. Sandal ağacı, zambak ve çikolata kokuyordu. Yoksullar bundan sonra ne olacağından emin olamayarak mermer zemine oturdular. Bir protestocu kestirmek için bir kenara kıvrıldı. Hava şurup gibiydi. Bazıları da telefonlarında oyun oynamaya başladı. Öfkeli kalabalığın içinde olan Sana Mumtaz’ın ikinci gelişi idi buraya. Geçen yıl yalnızca bir kez, arkadaşının evlilik yıldönümünü kutlamak için içeri girmişti.

Polis geldi ve güvenlik görevlileri protestoculara yaklaşık bir buçuk saat boyunca izin verdi. Alışveriş merkezinin, hem de elektrik şirketinin sahibi inanılmaz bir hızla sorunu çözdü. Birkaç saat içinde mahallede sanayi tipi bir jeneratör belirdi. Birkaç gün sonra uzun vadeli onarımlar tamamlandı. 3 gündür devam eden elektrik kesintisi sorunu kısa bir sürede hal olmuştu. Herkes mutlu evlerine döndü. Bazılarının aklına gelmedi değil; neden 3 gün beklemişlerdi?

Sorun çözülmüştü ve Protestocuların videoları Hindistan’da bir anda sosyal medyada yayıldı, nerdeyse izlemeyen yoktu. Bütün ülke haberdar olmuştu yoksul halkın tepkisinden. “Dini hoşgörüsüzlük” diye yorumlandılar. 'Başka birinin malına bu şekilde girmemeliydiniz' dediler… Hindistan’daki kast sistemine ve dini inanışlarına karşı gelinmişti.

16 Nisan'da Quest Mall'daki oturma eylemi, Asya'ya yayılan, Tayland, Endonezya ve Çin'de sıcaklık rekorları kıran ölümcül bahar sıcak hava dalgasının başlangıcı oldu. Kalküta'da okullar kapatıldı. Gazeteler yol kenarında insanların bayıldığını bildirdi. Yetkililer vatandaşlara evlerinde kalmaları yönünde çağrıda bulundu.

Mayıs ayında, Mumtaz’ın yakın arkadaşı 51 yaşındaki Nazra Begüm’ün, midesi bulandı ve kusmaya başladı. Kocası onu yerel bir hastaneye götürdü; burada doktorlar, onun ısıya maruz kalmayla ilgili komplikasyonlar nedeniyle bayıldığını söyledi. Begüm o akşamın ilerleyen saatlerinde Kasia Bagan'da bu yıl sıcaklık sebebi ile ölen dört kişiden biri oldu.

Haziran ayına gelindiğinde, havalar daha da sıcaktı. Hastalar mahalledeki toplum merkezindeki ücretsiz sağlık ocağını doldurdu. Çoğunlukla haftada iki kez gelen bir doktoru görmek için bekleyen her yaştan kadın vardı. Şikayetler sıcaklıklarla ilgiliydi. Kollarını ve yüzünü kaplayan kaşıntılı bir kızarıklıktan dolayı Mumtaz da onların arasındaydı. O kadar rahatsızdı ki, hareketsiz oturmak her zamankinden daha zor geliyordu. Ertesi gün Mumtaz'ın durumu kötüleşti. Boğazı ağrıyordu. Eklemleri ağrıyor. Doktorun döküntüsü için yazdığı merhemi piyasada bulamadı.

Ev işlerini yapamayan Mümtaz, biraz dinlenmek için amcasının yakındaki klimalı evine sığındı.

Bu arada, Belediye nihayet Kasia Bagan'ın oyun alanının ışıklarını onardı ve mahallede bunu kutlamak için bir kriket turnuvası düzenlendi. Bir Haziran akşamı oyun alanının açılış törenini izlemeye onlarca kişi geldi. Politikacılar konuşmalar yaptı. Bir DJ Bollywood müziğini patlattı. Koyu renkli tayt giyen iki amigo kız küçük bir sahneye çıktı ve gümüş ponponları havada salladı.

Mumtaz, protestonun neyi başardığı konusunda şüpheleri olduğunu söyledi.

Mümtaz, sıcaklıkların giderek arttığı ve klimanın ulaşamadığı bu mahallede ailesinin başına ne geleceğini merak ediyor.

"Hava çok sıcak" dedi, "bu şekilde hayatta kalamayız."….


IPCC (Hükümetler arası İklim Değişikliği Paneline)raporuna göre Hindistan'ın doğusunda 4,5 milyondan fazla nüfusa sahip bir şehir olan Kalküta'nın ayrışmış, yoksul mahallelerine yatırım yapılmaması, bu mahalleleri yüksek yoğunluklu kasırgalar da dahil olmak üzere şehrin beklenen iklim felaketlerine karşı oldukça savunmasız bırakıyor. Bengal Körfezi ısınıyor ve şehri uzun süredir koruyan kırılgan mangrov ekosistemi Sunderbans zarar görüyor. Ve bu da her yıl yüzlerce iklim göçmeninin Kalküta'nın gecekondu mahallelerine itilmesine neden oluyor.

Hindistan zaten ciddi sıcaklık riskleriyle karşı karşıya ve dünyanın en çok tehdit altındaki ülkelerinden biri. 770 milyondan fazla insan son derece tehlikeli koşullarda yaşıyor. Geniş bir nüfusun ısıya bağlı hastalık ve ölüm riskleriyle karşı karşıya kalınacağı belirtilen IPCC raporu diyor ki, 1950'den bu yana Kalküta'daki ortalama sıcaklık, incelenen herhangi bir mega şehirden daha fazla (2.6 derece) arttı. Daha yoğun kasırgalar, muson yağışları ve su baskınlarıyla birlikte sıcaklığın yükselmeye devam etmesi bekleniyor.

The Post ve CarbonPlan tarafından bu ay yayınlanan analiz, dünya çapındaki şehirlerde sıcak gün sayısının giderek arttığını ve dışarıda kısa bir süre geçirmenin (gölgede bile olsa) kişinin sağlığını tehdit edebilecek kadar tehlikeli olduğunu gösterdi. Kalküta'da 2000 yılında böyle 11 gün vardı; bu sayının 2030'a kadar 25 güne çıkması bekleniyor. Bu da onu dünyada en kötü etkilenen beşinci mega şehir yapacak.

Oysa sadece 100 yıl önce bu şehir henüz Kolkata diye bilinirken, 1911 yılına kadar, Hindistan’ının başkentliğini yapmış, ticaretin ve eğitimin merkezi olmuş. HOOGLY nehrinin kıyılarında uzayıp giden rıhtımları, iskeleleri, mal indirip yükleyen mavnalarla, gemilerle doluymuş. Hindistan’ın zenginliklerini tüccarlara ulaştırabilmek amacıyla, ilk tren yolu bu bölgeye döşenmiş. Hiddetli Tanrıça KALİ’nin adını taşıyan şehir, onun coşkun yaratıcı enerjisini simgelercesine, yaratıcılıkta sınır tanımayan sanat ve düşün insanlarının kalesi olmuş. Bu şehir Nobel ödüllü şair RABİNDRANATH TAGORE’un doğduğu ve eserlerini yarattığı yer. İşte burası şimdi İklim Krizinin de etkisi ile tarihinin en zor günlerini yaşıyor. Çok değil sadece 70 yıl sonra hatta 67 yıl sonra; uzmanlar öyle diyor “Bu yüzyılın sonu diyor” , yeterli önlemler alınmaz ise Kalküta’nın başına gelenler birçok şehrin başına, Kalküta’da yaşayanların başına gelenler bir çok insanın başına gelecek. Aman dikkat Din elden gitmesin.
 
Üst