Mutlak iyilik olmadığı sürece kötülüğün varlığı kaçınılmazdır. Tarhan, Irak Savaşı örneğini vererek, iyi ve kötü kavramlarının kişisel bakış açılarına göre nasıl farklılaşabileceğini gösterdi. Tarih boyunca filozofların iyilik ve kötülüğü farklı şekillerde tanımladığına dikkat çeken Tarhan, Spinoza ve Antik Yunan filozofları gibi düşünürlerin görüşlerine değindi.
İnsanoğlu, doğuştan hem iyiliğe hem de kötülüğe yatkın. Tarih boyunca yaşanan kötülükler, insanın bu yatkınlığını gösterir nitelikte. Kuran-ı Kerim gibi semavi dinlerin, iyilik ve kötülük kavramlarındaki belirsizlikleri gidermede önemli bir rol oynadığı belirtildi.
Kötülüğün kaynağı olarak empati eksikliği, bencillik ve cehalet gösterilirken, farkındalık ve eğitim ile kötülüğün azaltılabileceği vurgulandı. Anti sosyal kişilik bozukluğu gibi bazı durumlarda ise ceza ve rehabilitasyonun birlikte uygulanması gerektiği ifade edildi.
Kadına yönelik şiddet konusunda da değerlendirmelerde bulunan Tarhan, bu olayın çoğunlukla klinik bir vaka olduğunu ve bu kişilerin tedavi edilmesi gerektiğini söyledi.
İnsanoğlu, doğuştan hem iyiliğe hem de kötülüğe yatkın. Tarih boyunca yaşanan kötülükler, insanın bu yatkınlığını gösterir nitelikte. Kuran-ı Kerim gibi semavi dinlerin, iyilik ve kötülük kavramlarındaki belirsizlikleri gidermede önemli bir rol oynadığı belirtildi.
Kötülüğün kaynağı olarak empati eksikliği, bencillik ve cehalet gösterilirken, farkındalık ve eğitim ile kötülüğün azaltılabileceği vurgulandı. Anti sosyal kişilik bozukluğu gibi bazı durumlarda ise ceza ve rehabilitasyonun birlikte uygulanması gerektiği ifade edildi.
Kadına yönelik şiddet konusunda da değerlendirmelerde bulunan Tarhan, bu olayın çoğunlukla klinik bir vaka olduğunu ve bu kişilerin tedavi edilmesi gerektiğini söyledi.