Menteşe Şenliğine "Nepotizm İddiası" Damga Vurdu!

şerbetçi

Member
Katılım
25 Eyl 2023
Mesajlar
29,660
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Nepotizm, akraba veya adam kayırma, öznel ve adil olmayan şekilde yapılan ayrımcılık. Bu kavram ülkemizde kamu örgütlerinde ve iş örgütlerinde karşılaşılan önemli sorunlar arasındadır. Yabancı bir kelime gibi olsa da birlikte yaşadığımız ve kopamadığımız bir olgudur. Yazacaklarımı okuduğunuzda da ne kadar güzel savunulduğuna şahitlik edeceksiniz. Son iddia örneği Muğla'nın önde gelen, özellikle yerel siyasete ilişkin yorumları ile köşe yazılarında adından sıkça bahsedilen Ali Turbalıoğlu'nun iletisinde görüldü. Turbalıoğlu ne dedi: "Şimdi sizlere bir şey paylaşacağım hiç kimse AKP'li belediyelere kızmasın laf söylemesin. Çünkü yok bir farkımız. Menteşe Belediyesi bu hafta 8 menteşe kültür ve sanat şenliği düzenliyor. Perdenin arkasında müzik gurubu diye bir gurubu davet ediyor. Ve bu gurup bu seneyle beraber ya iki ya üç kez gelmiş olacak bu müzik gurubu gittikleri her yere 120 bin ve 150 bin TL'ye gidiyorlarmış iddiaya göre. Müzik gurubunun sahibi Doruk Can Ereşter. Buraya kadar herşey normal olabilir değil mi? Ama bu müzik gurubunun sahibi olan Doruk Can Ereşter kimin oğlu? Menteşe Belediyesi Kültür Müdürü, Hanımefendi Hülya Ereşter'in oğlu. Arkadaşlar, yıllarca konser verilir, Türkiye’nin pop starı Tarkan bile aynı ilde iki defa zor çıkmıştır. Umarım Menteşe Belediyesi bununla ilgili Muğla halkına bir açıklaması vardır. Bu kadar paralar amatör bir müzik gurubuna veriliyor mu? Veriliyorsa Annesinin Menteşe Kültür müdürü olduğu yerde, Oğlunun bu paralara gelmesi doğru mu etik mi? Bundan Menteşe meclis üyelerinin haberi var mı? Bundan kimin haberi varsa herkesin Muğla halkına bir açıklama borcu yok mu?" Noktasına virgülüne dokunmadan aynen buydu ileti. Zaten köşemin konusu bu iletiden ziyade; sonrasında olanlar. Önce, bir gazeteye manşet oldu. Gazeteci kendi adını yazdı ama iddianın sahibine haberde yer vermeye gerek duymadı. Sonra, başta Muğla Büyükşehir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Cem Kaytan'tan olmak üzere yapılanın doğru olduğunun arkasında duran iletiler, yorumlar gelmeye başladı. Ne olmadı peki biliyor musunuz? Gazetenin manşetine konu olan bu iddia ile ilgili Menteşe Belediyesinden bir yalanlama gelmedi. Ali Turbalıoğlu, sözüne itibar edilen bir isimdir. Ancak; ortada ifşa edilen bir belge de yok! Ama ne hikmetse; savunucular hemen attı kendini ortaya. Sanırım zaten "savunucularım sağlam bu iş öyle ya da böyle kapanır ve biz bildiğimiz yolda devam ederiz" kanısı hakim. 6 gündür devam eden ve bence yenilecek yutulacak bir iddia olmayan "bu hale sessizliğin" başka sebebi var mı? Ali Turbalıoğlu ve ona destek veren bizler ne istiyoruz? 1- Menteşe Belediyesinden konuya ilişkin açıklama istiyoruz. 2- Nepotizm savunucularının bu yolun yol olmadığının bilincine varmasını istiyoruz. 3- Muğla, sanatına sanatçısına destek olsun. Lakin, bu desteğin tur bindirmesi yani yine ikinci defa aynı kişiye sıra gelmesi için Muğlalı her sanatçının benzer ölçüde desteklenmesi şartını savunuyoruz. Dolayısıyla yerel sanatçıya destek konusunda hemfikiriz. Hep aynı sanatçıya/sanatçılara kısmında ayrılıyoruz. İşte tam da burada nepotizm iddiası güçleniyor. Bunu herkesin iyi muhakeme etmesini talep ediyoruz. 4- Hepimizin kamuda/özelde çalışıyor olması maaş karşılığıdır. Emeğinin karşılığı iş akdi gereği zaten yerine getiriliyordur. Gelir düzeyi hanımefendiden düşük ama sanatçı evlat yetiştiren aileler de var bu memlekette. Üstelik hiç desteklenmemişler. Sıra onlara hiç gelmemiş! Bu sizce doğal mı? Hemşehri kavramınız sadece tanıdıklarınız ölçüsünde mi? Bu anlayışın acil olarak gözden geçmesini diliyoruz. Ve son olarak Menteşe Belediyesinden gelen bir açıklama yok iken, bu yolsuzluk iddiasında belge aklama/suçlama vs. kimsenin elinde değilken bir STK Başkanın üstelik gazetecilik gibi mesafe ve sorgu makamını temsil eden bir cemiyet başkanının çıkıp içerik hakkındaki kıt bilgisi ile sözümona bizi temsil ettiği koltuktan seslenmesini hiç istemiyoruz. Herkes duyguları ile konuşabilir. Fakat gazetecilik iddiasında olup demeç verecek güce sahip olanlar belgeleri ve sorularıyla konuşmalı! Açık net ifade edeyim: Ben köşe yazarıyım kendi gözümden şahit olduklarımı yazar, kendi adıma hür irademle yorum katarım. Yürüttüğüm algı üstlendiğim misyon üzerinedir. Tarafını tuttuğum ise; halktır. Mesela; ne sahneye çıkanı tanırım, ne de çıkmayanı. Ama bir müzisyen Ali Turbalıoğlu'nun iletisinin altına "abi biz de Muğla'nın evladı müzisyeniz şimdiye kadar bir defa çağrılmadık" diye parmak kaldırırsa haksızlığa, orada uyanırım. Sorularımı şimdi okuduğunuz yazıdaki gibi sorar, cevaplarını gelmeyecek olsa da beklerim. Sorumun cevabı çok mu önemli: Hayır! Maksat; soru soranların, sorgulayanların sayısı artsın! Ne bir iş mahkemesine adım karışır, ne siyasi partilerle ya da ona girift futbol takımları ile veya bir STK'da basın danışmanlığının dışına çıkacak akçeli işlerle anılırım. Neden çünkü taş yerinde ağırdır, ben bunu bilir bunu yaşarım. Yazının altında genele açık ileti örnekleri ve sessiz kalınan gazete manşeti yer almaktadır. Değerlendirme kamuoyu vicdanına bırakılmıştır. Haydi selametle...
 
Üst