METİN DENİZMEN- NELER ÇEKTİM NELER /

şerbetçi

Member
Katılım
25 Eyl 2023
Mesajlar
29,645
Tepkime puanı
0
Puanları
16
VİGELAND PARK’TA “NÜ” DÜŞÜNCELERİ VE ANILAR

NORVEÇ / OSLO / 23062024 Saatler ilerliyor, plânımızdaki son noktaya gitmek üzere Aker Brygge otobüs duraklarından G platformuna gelip 12 nolu tramvayla bu kez Vigeland Parkı’na yola çıkıyoruz.

Vigeland Parkı, 200’den fazla ve tamamı çıplak insan heykellerinden oluşuyor ve genellikle 1940/1949 yıllarına tarihleniyor.

Vigeland Parkta ilerledikçe, neredeyse soyut sayılabilecek heykelleri bir bir gözledikçe kafamdaki karmaşa daha da artıyor; İskandinav halklarının yaşama verdiği değer ve gösterişten uzak sade yaşam içeren hayat tarzları Vigeland heykellerine de yansımış.

Akdeniz ülkelerindeki yorumlar gibi kaslar, fırlamış damarlar, iç gıcıklayıcı vücut hatları detayları yok, Nordik halklarının sade yaşamından felsefelerinden kompozisyonlarla hemhâl oluyorum.

Heykellerinin tümünün çıplak olması herhangi bir cinsel çağrışım veya elektriklenme yaratmıyor, etraftaki gençlerin bakışlarından anlıyorum bunu. Doğum, gençlik, yaşlılık gibi insana ait gelişim evreleri ile, öfke, hüzün, kızgınlık, neşe gibi duyguların dışa vurumunu görüyorum, her heykelin önünde durduğumda.

Geleyim zurnanın zırt dediği yere; Vigeland heykellerini toplumsal açıdan ve cinsellik boyutlarından değerlendirebilsek, insanın en doğal, en masum ve en özgür hâli çıkmaz mı ortaya ve çıplaklığın normalleştirildiği toplumlarda cinsel suçlar azalmaz mı, ne dersiniz?

DEDİKTEN sonra, cinsiyet eşitliği ve özgürlüğü açısından dünyanın en üst sıralarında yer alan İskandinav ülkelerindeki durumu merak edip, ciddiyetine inandığım Euro News sitesine giriyorum, hayret, dört İskandinav ülkesinde ( Norveç, İsveç, Finlandiya ve Danimarka ) cinsel saldırı ve tecavüz olayları çarpıcı şekilde yüksek.

Az önce, yaptığım yorumları silmek istiyorum, ama; ibret olsun diye bırakmaya karar veriyorum. Okuyan olursa, kafa karışıklığı onlarda da sürüp gitsin diye

Öfke ve şiddet gibi insanın kötü duygularını yansıtan ve bu ifadeleri sergileyen heykeller genelde kavga eden, bağıran kızgın insanlardır. İnsanın beğenilmeyen veya gizlenen duygularının dışa vurulduğu bu yapıtlar, kötü duygulardan kaçılacak saklanacak bir şey olmadığını, aksine evrensel nitelikte olduğunu betimlemektedir.

Parkın ortasında yükselen monolit üzerinde yükselen ve birbirine sarılmış 121 insan bedeni adeta birbirine kaynamış.

Muhteşem peysaj içinde keyifle yürüyoruz, bir köprü üzerinden geçiyoruz, sağımız solumuz heykellerle dolu, bu kısa mesafede 58 heykel sayıyorum. Neredeyse, Oslo’nun simgesi olmuş “ Kızgın Çocuk Heykeli “ ile bitiyor köprü. Güzel bir yüz ve vücut dilinin kullanıldığı heykel çok badireler atlatmış, heykel düşmanlığı dünyanın en gelişmiş ülkesinde bile olabiliyor demek ki. Defalarca üzerine boya kutuları boşaltılmış, kıçına siyah bant yapıştırılmış, yerinden sökülerek kaçırılmışsa da iki hafta sonra bulunmuş.

Heykelle ilgili şöyle bir inanç var, ateizmin oldukça yoğun olduğu Norveç’te; sol elini tutan en az bir kez daha gelirmiş Norveç’e. Kızgın Çocuğun sol eli aşırı ilgiden altın gibi parlıyor.

Fıskiyeli devasa havuzun frizleri ve bazaları da yine Vigeland’ın kabartmaları ile bezeli. Merdivenlerden, ileride bir savaş anıtı gibi yükselen Monolith sütuna ilerliyoruz. Geniş meydan o kadar granit taşlarla bezeli ki, çevredeki muhteşem peysaj olmasa Moskova Kızıl Meydanı andıracak. Geniş alanda 3000 ağaç, 150 farklı çeşitlerde 14000 gül fidanı var, anlaşılan baharda Vigeland bir gülistanı andırıyor. Aklımdayken; Vigeland, bu alanı o kadar sevmiş ki; vasiyeti üzerine yakılan vücudunun külleri burada muhafaza ediliyor.

Oslo’dan çok uzak bir kentte taş ocağından çıkarılan 17 m. uzunluğundaki sütun daha sonra parka taşınmış ve Vigeland tarafından oyularak bu günkü kabartmalar yaratılmıştır. “ Bu sütun benim dinimdir. “ diyen Vigeland, 121 insan figürü olan bu kompozisyonla yeniden diriliş, maneviyat özlem ve çabalarını ifade ettiğini söylüyor. Monolith’in en tepesinde çocuklar yer alıyor.

( Norveç/Oslo gezi notlarımdan)

  • Bir parkı bunca detaylı anlatmamım nedeni; özellikle az gelişmiş ülkelerde cinselliğin tabu olarak kabullenilişi, insanlarda yasağa ilginin daha da yoğun olması, neticede cinsel saldırı ve tecavüz olaylarının tırmanışı, üstelik de bizim geçenlerde vazgeçtiğimiz İstanbul Sözleşmesi’ne İskandinav ülkelerinin taraf olduğu halde cinsel içerikli olayların giderek artmasına dair düşüncelerimi aktarma amacına mâtuf.
  • Acaba, yoğun göç alan ülkelerde, az gelişmiş ülkelerden gelenlerin cinsel içerikli suçlardaki katkı oranı nedir? Cinsiyet eşitliği ve özgürlüğü bu ülkelerin kendi halklarında ne gibi iyileştirmelere neden olmuştur?



Bizim de içinde bulunduğumuz bu sarmal, düşünmeye değmez mi, ne dersiniz?

METİN DENİZMEN- NELER ÇEKTİM NELER / yazısı ilk önce Fethiye Gazetesi Haber Sitesi üzerinde ortaya çıktı.
 
Üst