“Lütfen doktor bey saklamayın benden hastalığımı, en kötüsüne hazırladım kendimi”.
Doktor koyduğu tanıyı söylemekte zorlanmaktadır, çünkü ilk kez böyle bir tanı yapacaktır. Ama daha fazla da hastasını bekletemez ve bir çırpıda söyler; “HASTALIĞINIZIN TANISI İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ”
Dr. Kyle Merrit
Kanada’da hekimlik yapan Dr. Kyle Merritt hastasına iklim değişikliği tanısı koyan dünyadaki ilk doktor. Doktor yukarıdaki sözleri söylemiş midir? Bilemem, ama tıp camiasının geçerli dergilerinden olan The Lancet’a verdiği röportajda, söz konusu kadın hastada astım, kalp yetmezliği ve susuzluk gibi semptomların görüldüğünü ve artan sıcaklıkların bu hastalıkların tesirini daha da artırdığını anlatmış. Bu sebeplerden ötürü de hastasına “İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ" teşhisi koyduğunu söylemiş.
Halk Sağlığı Uzmanı Dünya Sağlık Örgütü Sağlıklı Şehirler Bilim Kurulu Üyesi ve BM Kalkınma Programı İklime Uyum Sağlık Sektörü Uzmanı Prof.Dr. Didem Evci Kiraz, İklim Değişikliğinin insan sağlığı üzerindeki etkilerini bakın nasıl açıklıyor?
“Su, toprak, hava kalitesinde değişim, bunların kıtlığı, aşırı yağışlar, deniz seviyesinin yükselmesi, yağışların hiç olmaması, aşırı sıcaklar, aşırı soğuklar, toz fırtınası, güneşin ultraviyole artışları gibi sorunların insan sağlığına yansımaları olacaktır . Ve tek tek değil birlikte etkileşecekler bu sorunlar, dolayısıyla sonuçların daha devasa olması bekleniyor.”
Prof. Kiraz’ın değindiği bir diğer konu ise hastalık taşıyan aracılar yani, vektörler. Vektörlerle yayılan hastalıkların şekil değiştirmesi söz konusu. Örneğin sivrisinekler. Sivrisinekler en çok bildiğimiz vektörler. Sivrisineklerin hem şekillerinde hem üremelerinde hem yaydıkları hastalık etkenlerinde değişimler bekleniyor, Halk Sağlığı Uzmanı Prof.Kiraz’ın anlattıklarına göre.
En korkutucu olanı da sivrisineklere karşı aldığımız korunma yöntemlerinin, örneğin vücuda uygulanan ilaçlar yada belediyelerin açık ortamda verdikleri mücadeleler etkisini giderek kaybediyor. Ve unutulan bazı hastalıklar yeniden dünyanın derdi olma yolunda. Sıtma gibi…
Prof. Kiraz’ın bu konuda altını çizdiği husus da şu:
“Yeniden hortlayan hastalıklar var. Sıtmayı, veremi unutmuştuk. Yeni ortaya çıkan hastalıklar da var. Dünyada BM kalkınma programı çerçevesinde yürütülen çok sayıda çalışma var. Türkiye’de de mücadele programları var, ama mevcut yöntemlerin değiştirilmesi gerekiyor. Örneğin belediyelerin yaptığı ilaçlamalarda mevsimlik ihaleleri değiştirip, o anki sinek tipi ne ise ona göre ilaç belirlemek gerekiyor. Türkiye’de görülen sivrisinek tiplerine diğer ülkelerde görülen sivrisinek tipleri de eklendi. Sınır aşıyor artık etkenler. Her ülkeye gidip gelebiliyorlar. 2050 yıllarında öngörülen şu ki, iklim değişikliği nedeni ile kuzeye doğru hareket etmek zorunda kalınacak hep birlikte. Bitki, hayvan, insan; birlikte hareket edecek ve tüm hastalıklar yer değiştirecek.”
Sayın Kiraz’ın uyarılarına bir destek de tıp dergisi The Lancet’da yer verilmiş. İklim değişikliğinin “SITMA” üzerindeki etkisinin ele alındığı Udani Samarasekera imzalı yazıda, önümüzdeki on yılda hastalık riski taşıyan kişilerin sayısında büyük bir artış olacağına dikkat çekiliyor. Artışın en önemli nedeni olarak da El Nino hava koşulları gösteriliyor.
"Sıtma ve iklim değişikliği arasındaki bağlantılar giderek daha belirgin hale geliyor. Yükselen sıcaklıklar, değişen yağış düzenleri ve aşırı hava olayları, sıtma ve diğer hastalıkları taşıyan sivrisineklerin menzilini ve davranışlarını değiştiriyor " ibaresi yer alan yazı şöyle devam ediyor.
“Daha uzun yazlar ve daha sıcak kışlar, sivrisineklerin yaşaması ve üremesi için tipik mevsimleri de uzatabilir. Artan sıcaklıkların sivrisinekler için uygun coğrafi alanları genişlettiğine ve popülasyonları hastalığa karşı bağışıklığı düşük olan sıtmaya maruz bıraktığına dair kanıtlar zaten mevcuttur.”
Aynı yazıda Dünya Sağlık Örgütü yorumları da mevcut.
İklim değişikliğinin geçim kaynaklarının kaybına neden olacağı altı çizilerek yapılan, "büyük ölçekli nüfusun yerinden edilmesine yol açabilir - ve bu da bazı yerlerde daha fazla sıtma bulaşmasına yol açabilir" yorumu en dikkat çeken nokta. Ayrıca, "iklim değişikliğine bağlı gıda güvensizliğinin, özellikle 5 yaşın altındaki çocuklar ve hamile kadınlar gibi savunmasız gruplar arasında yetersiz beslenme riskini ve ciddi hastalık risklerini artıracak" yorumu da DSÖ’nün dikkat çektiği bir diğer konu.
DSÖ’nün Aralık ayında yayınlanacak olan 2023 dünya sıtma raporunda ilk kez sıtma ve iklim değişikliği ile ilgili bir bölüm yer alacak olması da konunun önemini bir kez daha ortaya koyuyor.
“Son pişmanlık faide vermez” demiş Milaslı İsmail Hakkı bundan yaklaşık 100 yıl önce. Ve şöyle devam etmiş, Sıtma hakkında yazdığı iki kitaptan biri olan “Sıtma Hakkında Kimler Neler Biliyor?‟ Risalesi’nde;
“Dikkat edilmezse sevgili yavruların çoğu sıtma yüzünden helak olurlar. Çünkü çocuklarda sıtma daha güç iyileştiği gibi diş çıkarırken ve soğuk veya sıcak sebepleriyle gelen birçok öldürücü hastalıklar sıtmaya tutulmuş çocuklara daha kolay gelir ve çabuk öldürürler. Allah esirgesin. Fakat Allah‟ın esirgemesi için bizim de kusur etmememiz lazımdır. Hem Allah‟a sığınmalı hem emirlerini yapmalı, tehlikeden sakınmalıyız. Çünkü Allah tehlikelerden sakının diye emretmiştir.”
Milaslı İsmail Hakkı;
1869 yılında Muğla‟nın Milas ilçesinde doğmuş, islam dini, toplum sağlığı, dilbilim konusunda eserler vermiş olan bir hekim. 1910 ve 1925 yıllarında sıtma ile ilgili iki risale yani broşür tarzı küçük bilgilendirme kitabı yazıyor. “Sıtma ve Sıtmalı Yerlerde Çare” ile “Malarya (yani sıtma) Hakkında Kimler Neler Biliyor?”
İnsanlık tarihinin eski zamanlarından itibaren görülmekte olan önemli bir enfeksiyon hastalığı olan sıtmanın yaklaşık 100 yıl önce ülkemizde de ne kadar önemli bir mesele olduğu bu çalışmalardan da anlaşılıyor. Cumhuriyetin ilanının ilk yıllarında, sıtma mücadelesi kanunu (29.5.1926, 839) kapsamında SITMA SAVAŞ ÖRGÜTÜ kurulmuş, sıtma savaş örgütü 1960’da başlayan sıtma eradikasyonunu da yürütmüş ve günümüzde “SITMA SAVAŞ DAIRE BAŞKANLIĞI” adını almıştır. Ve 2014 yılından sonra yurt dışı kaynaklı vakalar hariç, hastalık ülkemizde tamamen yok olmuştur. (Eradikasyon mutlak bir durumdur; hastalığın etkeni ile birlikte yeryüzünden tamamen yok edilmesidir.)
Ancak tam da şu sıralar yeniden dünyanın meselesi olmaya başlayan bu hastalık maalesef Türkiye’yi de yakından ilgilendirecek uzmanların söylediğine göre. Ve yine uzmanların söylediğine göre, acilen mücadele programları yenilenmeli, değiştirilmeli. Aksi takdirde yeniden hortlayan hastalıklar kapımızın eşiğinde.
Ne demişti Milaslı İsmail Hakkı 100 yıl önce?
“Allah esirgesin. Fakat Allah‟ın esirgemesi için bizim de kusur etmememiz lazımdır. Hem Allah‟a sığınmalı hem emirlerini yapmalı, tehlikeden sakınmalıyız. Çünkü Allah tehlikelerden sakının diye emretmiştir.”
Doktor koyduğu tanıyı söylemekte zorlanmaktadır, çünkü ilk kez böyle bir tanı yapacaktır. Ama daha fazla da hastasını bekletemez ve bir çırpıda söyler; “HASTALIĞINIZIN TANISI İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ”
Dr. Kyle Merrit
Kanada’da hekimlik yapan Dr. Kyle Merritt hastasına iklim değişikliği tanısı koyan dünyadaki ilk doktor. Doktor yukarıdaki sözleri söylemiş midir? Bilemem, ama tıp camiasının geçerli dergilerinden olan The Lancet’a verdiği röportajda, söz konusu kadın hastada astım, kalp yetmezliği ve susuzluk gibi semptomların görüldüğünü ve artan sıcaklıkların bu hastalıkların tesirini daha da artırdığını anlatmış. Bu sebeplerden ötürü de hastasına “İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ" teşhisi koyduğunu söylemiş.
Halk Sağlığı Uzmanı Dünya Sağlık Örgütü Sağlıklı Şehirler Bilim Kurulu Üyesi ve BM Kalkınma Programı İklime Uyum Sağlık Sektörü Uzmanı Prof.Dr. Didem Evci Kiraz, İklim Değişikliğinin insan sağlığı üzerindeki etkilerini bakın nasıl açıklıyor?
“Su, toprak, hava kalitesinde değişim, bunların kıtlığı, aşırı yağışlar, deniz seviyesinin yükselmesi, yağışların hiç olmaması, aşırı sıcaklar, aşırı soğuklar, toz fırtınası, güneşin ultraviyole artışları gibi sorunların insan sağlığına yansımaları olacaktır . Ve tek tek değil birlikte etkileşecekler bu sorunlar, dolayısıyla sonuçların daha devasa olması bekleniyor.”
Prof. Kiraz’ın değindiği bir diğer konu ise hastalık taşıyan aracılar yani, vektörler. Vektörlerle yayılan hastalıkların şekil değiştirmesi söz konusu. Örneğin sivrisinekler. Sivrisinekler en çok bildiğimiz vektörler. Sivrisineklerin hem şekillerinde hem üremelerinde hem yaydıkları hastalık etkenlerinde değişimler bekleniyor, Halk Sağlığı Uzmanı Prof.Kiraz’ın anlattıklarına göre.
En korkutucu olanı da sivrisineklere karşı aldığımız korunma yöntemlerinin, örneğin vücuda uygulanan ilaçlar yada belediyelerin açık ortamda verdikleri mücadeleler etkisini giderek kaybediyor. Ve unutulan bazı hastalıklar yeniden dünyanın derdi olma yolunda. Sıtma gibi…
Prof. Kiraz’ın bu konuda altını çizdiği husus da şu:
“Yeniden hortlayan hastalıklar var. Sıtmayı, veremi unutmuştuk. Yeni ortaya çıkan hastalıklar da var. Dünyada BM kalkınma programı çerçevesinde yürütülen çok sayıda çalışma var. Türkiye’de de mücadele programları var, ama mevcut yöntemlerin değiştirilmesi gerekiyor. Örneğin belediyelerin yaptığı ilaçlamalarda mevsimlik ihaleleri değiştirip, o anki sinek tipi ne ise ona göre ilaç belirlemek gerekiyor. Türkiye’de görülen sivrisinek tiplerine diğer ülkelerde görülen sivrisinek tipleri de eklendi. Sınır aşıyor artık etkenler. Her ülkeye gidip gelebiliyorlar. 2050 yıllarında öngörülen şu ki, iklim değişikliği nedeni ile kuzeye doğru hareket etmek zorunda kalınacak hep birlikte. Bitki, hayvan, insan; birlikte hareket edecek ve tüm hastalıklar yer değiştirecek.”
Sayın Kiraz’ın uyarılarına bir destek de tıp dergisi The Lancet’da yer verilmiş. İklim değişikliğinin “SITMA” üzerindeki etkisinin ele alındığı Udani Samarasekera imzalı yazıda, önümüzdeki on yılda hastalık riski taşıyan kişilerin sayısında büyük bir artış olacağına dikkat çekiliyor. Artışın en önemli nedeni olarak da El Nino hava koşulları gösteriliyor.
"Sıtma ve iklim değişikliği arasındaki bağlantılar giderek daha belirgin hale geliyor. Yükselen sıcaklıklar, değişen yağış düzenleri ve aşırı hava olayları, sıtma ve diğer hastalıkları taşıyan sivrisineklerin menzilini ve davranışlarını değiştiriyor " ibaresi yer alan yazı şöyle devam ediyor.
“Daha uzun yazlar ve daha sıcak kışlar, sivrisineklerin yaşaması ve üremesi için tipik mevsimleri de uzatabilir. Artan sıcaklıkların sivrisinekler için uygun coğrafi alanları genişlettiğine ve popülasyonları hastalığa karşı bağışıklığı düşük olan sıtmaya maruz bıraktığına dair kanıtlar zaten mevcuttur.”
Aynı yazıda Dünya Sağlık Örgütü yorumları da mevcut.
İklim değişikliğinin geçim kaynaklarının kaybına neden olacağı altı çizilerek yapılan, "büyük ölçekli nüfusun yerinden edilmesine yol açabilir - ve bu da bazı yerlerde daha fazla sıtma bulaşmasına yol açabilir" yorumu en dikkat çeken nokta. Ayrıca, "iklim değişikliğine bağlı gıda güvensizliğinin, özellikle 5 yaşın altındaki çocuklar ve hamile kadınlar gibi savunmasız gruplar arasında yetersiz beslenme riskini ve ciddi hastalık risklerini artıracak" yorumu da DSÖ’nün dikkat çektiği bir diğer konu.
DSÖ’nün Aralık ayında yayınlanacak olan 2023 dünya sıtma raporunda ilk kez sıtma ve iklim değişikliği ile ilgili bir bölüm yer alacak olması da konunun önemini bir kez daha ortaya koyuyor.
“Son pişmanlık faide vermez” demiş Milaslı İsmail Hakkı bundan yaklaşık 100 yıl önce. Ve şöyle devam etmiş, Sıtma hakkında yazdığı iki kitaptan biri olan “Sıtma Hakkında Kimler Neler Biliyor?‟ Risalesi’nde;
“Dikkat edilmezse sevgili yavruların çoğu sıtma yüzünden helak olurlar. Çünkü çocuklarda sıtma daha güç iyileştiği gibi diş çıkarırken ve soğuk veya sıcak sebepleriyle gelen birçok öldürücü hastalıklar sıtmaya tutulmuş çocuklara daha kolay gelir ve çabuk öldürürler. Allah esirgesin. Fakat Allah‟ın esirgemesi için bizim de kusur etmememiz lazımdır. Hem Allah‟a sığınmalı hem emirlerini yapmalı, tehlikeden sakınmalıyız. Çünkü Allah tehlikelerden sakının diye emretmiştir.”
Milaslı İsmail Hakkı;
1869 yılında Muğla‟nın Milas ilçesinde doğmuş, islam dini, toplum sağlığı, dilbilim konusunda eserler vermiş olan bir hekim. 1910 ve 1925 yıllarında sıtma ile ilgili iki risale yani broşür tarzı küçük bilgilendirme kitabı yazıyor. “Sıtma ve Sıtmalı Yerlerde Çare” ile “Malarya (yani sıtma) Hakkında Kimler Neler Biliyor?”
İnsanlık tarihinin eski zamanlarından itibaren görülmekte olan önemli bir enfeksiyon hastalığı olan sıtmanın yaklaşık 100 yıl önce ülkemizde de ne kadar önemli bir mesele olduğu bu çalışmalardan da anlaşılıyor. Cumhuriyetin ilanının ilk yıllarında, sıtma mücadelesi kanunu (29.5.1926, 839) kapsamında SITMA SAVAŞ ÖRGÜTÜ kurulmuş, sıtma savaş örgütü 1960’da başlayan sıtma eradikasyonunu da yürütmüş ve günümüzde “SITMA SAVAŞ DAIRE BAŞKANLIĞI” adını almıştır. Ve 2014 yılından sonra yurt dışı kaynaklı vakalar hariç, hastalık ülkemizde tamamen yok olmuştur. (Eradikasyon mutlak bir durumdur; hastalığın etkeni ile birlikte yeryüzünden tamamen yok edilmesidir.)
Ancak tam da şu sıralar yeniden dünyanın meselesi olmaya başlayan bu hastalık maalesef Türkiye’yi de yakından ilgilendirecek uzmanların söylediğine göre. Ve yine uzmanların söylediğine göre, acilen mücadele programları yenilenmeli, değiştirilmeli. Aksi takdirde yeniden hortlayan hastalıklar kapımızın eşiğinde.
Ne demişti Milaslı İsmail Hakkı 100 yıl önce?
“Allah esirgesin. Fakat Allah‟ın esirgemesi için bizim de kusur etmememiz lazımdır. Hem Allah‟a sığınmalı hem emirlerini yapmalı, tehlikeden sakınmalıyız. Çünkü Allah tehlikelerden sakının diye emretmiştir.”