Şemsettin_Akyurt
Member
- Katılım
- 25 Eyl 2023
- Mesajlar
- 11,438
- Tepkime puanı
- 0
- Puanları
- 16
ABD'de beklentilerin üzerinde gelen enflasyon verileri ile iş gücü piyasasının dayanıklılığına işaret eden istihdam raporu, ABD Merkez Bankası'nın (Fed) halihazırda "yeterince sıkı" olarak değerlendirilen para politikasının seyrinin belirlenmesinde bankanın işini zora sokuyor.
ABD'de geçen hafta açıklanan iş gücü piyasasına ilişkin veriler, Fed'in faiz oranlarını uzun süre daha yüksek tutacağına yönelik beklentilerin güçlenmesine neden olurken, JOLTS açık iş sayısı, ağustosta bir önceki aya kıyasla 690 bin artışla 9 milyon 610 bine yükselerek piyasa beklentilerini geride bıraktı. Ülkede eylülde özel sektördeki istihdam artışındaki yavaşlama iş gücü piyasasının soğumaya başlamış olabileceğinin işareti olarak görülürken, işsizlik maaşı başvurularına ilişkin veriler iş gücü piyasasında gevşeme umut eden yatırımcıları hayal kırıklığına uğrattı. ABD'de tarım dışı istihdam ise eylülde 336 bin kişi artarak beklentilerin üzerinde gerçekleşirken, 8 ayın en yüksek artışını kaydetti. İş gücü piyasasının dirençli kalmaya devam ettiğini gösteren veriler sonrası, geçen hafta ABD'nin 10 yıllık hazine tahvili faizleri yüzde 5'e yaklaştı. Dün açıklanan verilere göre de ABD'de ilk kez işsizlik maaşı başvurusunda bulunanların sayısı yılın en düşük seviyelerine yakın seyretti. ENFLASYON YÜKSEK SEYRETMEYE DEVAM EDİYOR Enflasyonun sürdürülebilir biçimde düşürülmesine giden yolu zorlaştırmayı sürdüren enerji fiyatları da yüksek kalmaya devam ederken, ülkede üretici fiyatları eylülde aylık bazda yüzde 0,5, yıllık bazda yüzde 2,2 ile beklentilerin üzerinde artış gösterdi. Barınma maliyetlerindeki artışın etkisiyle Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) de eylülde aylık bazda yüzde 0,4 ve yıllık bazda yüzde 3,7 artışla piyasa öngörüleri aştı. Aynı dönemde değişken enerji ve gıda fiyatlarını içermeyen çekirdek TÜFE ise beklentilere paralel olarak aylık yüzde 0,3 ve yıllık yüzde 4,1 arttı. ABD'deki makroekonomik veriler, Fed'in enflasyonla mücadelesinde ilerleme kaydedilse de henüz "zafer" ilan edilemeyeceğini ortaya koydu. Enflasyon verilerinin ardından para piyasalarındaki fiyatlamalarda, Fed'in kasım ayındaki toplantısında yüzde 90 ihtimalle faiz oranlarını sabit tutacağı, yüzde 10 ihtimalle ise 25 baz puanlık artışa gideceği öngörülüyor. Bankanın aralık toplantısında ise faiz oranını sabit tutma ihtimali yüzde 64, 25 baz puanlık faiz artışına gitme ihtimali yüzde 32 oldu. "GÜVERCİN" AÇIKLAMALAR TAHVİL FAİZLERİNİ YATIŞTIRDI Ülkede geçen hafta 2008 finansal krizinden bu yana en yüksek seviyelerini gören tahvil faizlerindeki artış sonrasında Fed yetkililerinin "güvercin" tondaki açıklamalara dönmesi de dikkati çekti. Yetkililerin söz konusu yorumları, parasal sıkılaştırma adımlarında sona gelinmiş olabileceğine ilişkin beklentilerin güçlenmesini sağladı. Fed Başkan Yardımcısı Philip Jefferson, yüksek tahvil faizleri nedeniyle finansal koşullardaki sıkılaşmanın farkında olmaya devam edeceğini ve politikanın gelecekteki seyrini değerlendirirken bunu aklında tutacağını söyledi. Dallas Fed Başkanı Lorie Logan, uzun vadeli tahvil faizlerindeki son artışın ve genel anlamda sıkı finansal koşulların, Fed'in politika faizini daha fazla artırmasına daha az ihtiyaç duyulacağı anlamına gelebileceğini aktardı. Atlanta Fed Başkanı Raphael Bostic de faiz oranlarının daha fazla artırılmasına gerek olmadığını düşündüğünü ve para politikasının enflasyonu yüzde 2 hedefine geri getirecek kadar kısıtlayıcı olduğunu belirtti. Minneapolis Fed Bankası Başkanı Neel Kashkari de tahvil faizlerindeki son artışların daha fazla faiz artırımına olan ihtiyacı azaltabileceğini ifade ederek, Fed politikasına ilişkin değişen beklentiler nedeniyle tahvil getirilerinin yüksek olması halinde, bu getirileri korumak için bankanın politikasına "devam etmesi gerekebileceği" konusunda da uyardı. Söz konusu açıklamaların ardından ABD'nin 10 yıllık hazine tahvili faizi yüzde 4,53'e kadar inse de enflasyon verilerinin ardından yüzde 4,65 seviyesinde dengelendi. JEOPOLİTİK GERİLİM BELİRSİZLİKLERİ ARTIRDI Öte yandan, Hamas'ın silahlı kanadı İzzeddin Kassam Tugayları'nın 7 Ekim sabahı İsrail'e karşı başlattığı "Aksa Tufanı" saldırısı piyasadaki belirsizlikleri tırmandırdı. İsrail-Filistin çatışması Orta Doğu'da tansiyonu yükseltirken, küresel petrol arzının olumsuz etkileneceğine dair endişelerle enerji fiyatları artış gösterdi. Petrol fiyatlarının yükselmesi küresel bazda enflasyon endişelerini artırırken, son gelişmeler ve açıklanan veriler Fed'in fiyat istikrarını sağlama hedefine giden yolun "inişli çıkışlı" olduğunu gösterdi. "FED TÜFE RAPORUYLA TESELLİ BULMALI" Moody's Analytics Başekonomisti Mark Zandi, yaptığı açıklamada, TÜFE'nin senaryoya yakın kaldığını yavaş ancak istikrarlı bir şekilde Fed'in yüzde 2 hedefine döndüğünü söyledi. Eylül ayında barınma maliyetindeki büyük artışın bir sürpriz olduğunu belirten Zandi, geçen yılın sonundan bu yana zayıflayan kiralar göz önüne alındığında barınma maliyetlerindeki artışın hafiflemeye devam edeceğini aktardı. Zandi, "Fed, bugünkü TÜFE raporuyla enflasyonun zamanla hedefine geri döndüğü ve diğer her şey eşit olduğunda daha fazla faiz artışına gerek olmadığı konusunda teselli bulmalı." dedi. "VERİLERİN HAYAL KIRIKLIĞI YARATMASI BEKLENMİYOR" American Enterprise Institute (AEI) Kıdemli Uzmanı Desmond Lachman da son TÜFE'nin yaz boyunca "daha soğuk" olan enflasyon verilerine bir son verdiğini ancak enflasyonun genel eğiliminin hala "doğru yönde" göründüğünü belirtti. Uzun vadeli devlet tahvili getirilerinde son iki ayda yaşanan keskin yükseliş ve Orta Doğu'da artan gerilimlerden kaynaklanan küresel ekonomik görünüme yönelik belirsizliklere işaret eden Lachman, "Bugünkü verilerin Fed'i bir sonraki politika toplantısında tekrar faiz oranlarını artırmaya ikna edecek kadar hayal kırıklığı yaratması beklenmiyor." dedi. Lachman, "Fed muhtemelen finansal piyasaların, para politikası koşullarını sıkılaştırarak Fed adına işin çoğunu yaptığını görecek, bu da Fed'in faiz artırım döngüsünü duraklatmaya devam etmesine olanak tanıyacak." diye konuştu. "FAİZ ORANLARININ DÜŞMESİ UZUN ZAMAN ALACAK" Rabobank Kıdemli ABD Stratejisti Philip Marey de, çekirdek enflasyona bakıldığında barınma enflasyonunun yıllık bazda düşerken aylık bazda yüzde 0,6'ya hızlandığına değinerek, bunun da beklentilerin üzerinde kalıcılığa işaret ettiğini dile getirdi. Marey, Fed'in beklentilerin üzerinde gerçekleşen manşet enflasyona bakarken, çekirdek enflasyondaki kısa vadeli gelişmelerin enflasyonla mücadelenin henüz bitmediğini gösterdiğini belirterek, "Bu yıl yüksek tahvil piyasası getirilerinin bir artışı önleyeceği beklenirken Fed'in faiz oranlarını düşürmesi uzun zaman alacak." değerlendirmesinde bulundu. "ENFLASYONDAKİ EĞİLİM HALA AŞAĞI YÖNLÜ" Oxford Economics ABD Başekonomisti Michael Pearce ise enflasyon verisi sonrası yayımladığı analizde, eylül ayında tüketici fiyatlarındaki artışın beklenenden güçlü geldiğini ancak bunun büyük bir kısmının yüksek enerji fiyatları ve barınma enflasyonundaki sürpriz artıştan kaynaklandığını aktardı. Her iki kalemin de gelecek aylarda kısmen tersine dönmesini beklediklerini belirten Pearce, enflasyondaki eğilimin hala aşağı yönlü olduğunu kaydetti. Pearce, "Bu rapor, Fed yetkililerinin son günlerde sabırlı olmayı göze alabilecekleri yönündeki mesajını değiştirmeyecek." değerlendirmesinde bulundu. "FAİZ ARTIŞI ENDİŞELERİ GÜÇLENDİ" AEI Kıdemli Uzmanı Steven Kamin de eylül ayı tüketici enflasyonu verilerinin karışık sinyaller verdiğini belirterek çekirdek enflasyonun yıllık bazda düştüğünü ancak Fed’in ücretleri yansıtması nedeniyle dikkate aldığı barınma hariç hizmet fiyatlarının aylık yüzde 0,6 arttığına işaret etti. Son tüketici enflasyonu verilerinin Fed'i bir sonraki toplantıda faiz artırmaya ikna edecek kadar kötü olmadığını ancak Fed'i aralık ayında olası bir artıştan vazgeçirmemek için "yeterince kötü" olduğunu vurgulayan Kamin, faiz artışı endişelerinin beklentilerin üzerinde gelen üretici fiyatlarının yanı sıra, petrol fiyatları üzerinde baskı oluşturabilecek İsrail-Filistin çatışmasıyla da güçlendiğini dile getirdi. Kamin, Fed yetkililerinin daha güvercin açıklamalara yönelmesinin, artan tahvil getirilerinin muhtemelen mali koşulların sıkılaşmasına katkıda bulunacağının ve enflasyonu düşürmek için Fed'in ilave sıkılaştırmasını daha az gerekli hale getireceğinin kabul edilmesi anlamına geldiğini kaydetti.