Yallah tazyik

şerbetçi

Member
Katılım
25 Eyl 2023
Mesajlar
29,787
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Başlıktaki Arapça “Yallah tazyik” sözü de nereden çıktı, diye sorduğunuzu duyar gibiyim. Anlatayım. 14 Ekim 1973’de Türkiye genelinde düzenlenen milletvekili ve senato seçimleri öncesi, propaganda çalışmalarında zamanın Milli Selamet Partisi (MSP) Lideri Necmettin Erbakan için “Yallah Tazyik Erbakan” diye bir şarkı yapılmıştı. Türkçe anlamıyla “Haydi Bastır Erbakan.”

Erbakan öyle bir bastırmıştı ki seçimlerin sonunda CHP Lideri Bülent Ecevit MSP’yle koalisyon hükümeti kurmak zorunda kalmıştı. Seçimler tam da Mısır ve Suriye ordularının İsrail’e 6 Ekim 1973’te düzenlediği ünlü Yom Kippur Savaşı’nın tam ertesine denk gelmiş, Erbakan’ın MSP’si Mısır’la Suriye’nin zaferini günlerce kutlamıştı. O sırada sürekli “Yallah Tazyik” şarkısı bütün plakçılarda (daha kaset teknolojisi çıkmamıştı) peynir ekmek gibi satılıyordu.

Biliyorsunuz, Hamas Gazze’den İsrail’e şiddetli bir saldırı düzenledi. Nasıl olduysa İsrail haberalma örgütü MOSSAD’ı atlatarak ortalığı kan gölüne çevirdi. İsrail ordusu ilk şaşkınlığı üstünden attıktan sonra Hamas’a misliyla karşılık vermeye başladı. Bu arada şunu da belirtelim. Aylardır İsrail halkının protestolarına hedef olan ve koltuğu sallanan Başbakan Binyamin Netanyahu için bu Hamas saldırısı bir hayat öpücüğü oldu. Zaten Hamas’ı tepelemek ve kendi kamuoyunu yeniden konsolide etmek için fırsat kollayan Netanyahu topyekun savaş ilan etti.

Doğal olarak pek çok kişi Hamas’ın, dünyanın en sofistike istihbarat örgütü olarak bilinen MOSSAD’ı nasıl olup da atlatabildiğini ve İsrail’e karşı kullandığı roket ve ağır silahları nereden temin ettiğini sorguladı. Mesele hemen anlaşıldı. Silahlar İran’dan gelmişti. Hatta saldırıdan tam bir hafta önce Lübnan’da Hamas, İran yanlısı Hizbullah örgütü ve İran Devrim Muhafızları’nın katıldığı üçlü bir toplantı yapılmış, bu toplantıda saldırının ayrıntıları görüşülmüştü.

MOSSAD’ın nasıl atlatıldığı sorusuna gelince... Ortadoğu meseleleriyle yakından ilgilenen uzmanlara göre Hamas gibi terör örgütlerinin içinde mutlaka istihbarat elemanları bulunuyordu. Nasıl yani, diye soracak olursanız... Bu uzmanların savları doğruysa MOSSAD bilerek ve isteyerek Hamas’ı kucağa çekmiş, buna karşılık yüzleri, hatta binleri bulan İsraillileri kurban vermeye daha baştan kararlıymış. Buna ihtimal vermek istemiyorum, ancak bu tür savlar da ortaya atılıyor.

Şimdilik ABD, en kararlı pozisyonuyla sonuna kadar İsrail’in arkasında durduğu açıkladı. Rusya ve Çin sessiz kalmayı tercih ediyor. Bu arada İran’ın, İsrail’in bu şiddetli misillemesine karşılık nasıl bir hamle yapacağı merak ediliyor. Ortadoğu’yu kan gölüne çevirmeyi göze alacak mı? Ankara ise Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ağzından bütün taraflara itidal çağırısında bulundu. Bulundu ama bu sefer kendi tabanı onu dinlemiyor gibi. İstanbul Bağcılar, Esenler gibi semtlerde insanlar, “din kardeşleri” terör örgütü Hamas’a destek için sokaklara döküldü. Hatta kentin merkezinde, Cumhuriyet ve Halaskargazi Caddeleri’nde konvoylar oluşturarak Gazze’ye gitmek, İsrail’e savaş açmak çığırtkanlığı yapıyorlar. Buyursunlar gitsinler. Sokaklarda bağırmakla işler hallolmuyor.

CUMHURİYET’İN İLK KİLİSESİ

Bütün bunlar olurken Cumhuriyet’in 100 yıllık tarihinde ilk kez bir kilise sıfırdan inşa edildi ve törenle açıldı. İstanbul Yeşilköy’de inşa edilen Mor Efrem Süryani Kadim Ortodoks Kilisesi’nin açılış törenine başta Cumhurbaşkanı Erdoğan, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, İstanbul Valisi Davut Gül, Fener Rum Patriği Bartholomeos, Süryani Kadim Vakfı Başkanı Sait Susin, Süryani Cemaati Ruhani Lideri Yusuf Çetin katıldı.

42(5).png


Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünyada değişen dengeleri, yeni kurulmakta olan dünya düzenini anlaşılan çok iyi okumuş olmalı ki şöyle konuştu:

“Bu hoşgörü tablosunu çok anlamlı buluyorum. Türkiye farklı kültürleri asırlar boyunca barış içinde yaşatmış örnek birikime sahiptir. (İttihat döneminde yaşanan acıları unuttu galiba.) Bizim medeniyetimizde mazlumun da zalimin de kimliğine bakılmaz. Kimliğine bakılmaksızın zalimin karşısında, mazlumun yanında durmak bizim görevimizdir.

“Osmanlı’nın bölgeden çekilmesiyle Müslüman ve Hıristiyan hakları adım adım ihlal edildi.” Harika sözler bunlar. Sanki Türkiye’de toplasan 100 bini bile bulmayan gayri müslim azınlık kalmamış gibi...

Erdoğan sözü Hamas-İsrail savaşına getiriyor:

“Türkiye çatışmaların bir an önce durması, gerilimin düşmesi için elinden geleni yapmaya hazırdır. Ortadoğu saldırılarının temelinde Filistin bulunuyor. Ortadoğu’ya kalıcı barışın gelmesi iki ülkenin anlaşmasıyla mümkündür. İki devletli çözüm son derece önemlidir. Başkenti Kudüs olan bir devletin varlığı artık ertelenemez (Bu hangi devlet acaba?). Türkiye sükunet içinde elinden geleni yapmaya hazırdır. Bölgedeki tüm ülkeleri de barışa katkı sağlamaya davet ediyoruz.”

Çok güzel, barış, hoşgörü sosuyla süslenmiş bir konuşma. Erdoğan son derece pragmatik bir siyasetçi olduğunu bir kez daha kanıtladı. Cumhuriyet tarihi boyunca inşa edilen ilk kilisenin açılış törenine katıldı. Papazlarla gayet samimi fotoğraflar çektirdi. Belki gerekirse papaz elbisesi bile giymeye hazırdı. Ama gerekmedi. Erdoğan yıllar önce çekilmiş bir videosunda şunları söylemişti:

“Biz gerekiyorsa şu mücadeleyi verirken benim emir komuta merkezim bana, papaz elbisesi giyeceksin, diyorsa papaz elbisesini giyer, gider, bu şekilde görevimi yaparım. Niye? Çünkü bizim mücadelemiz sıradan bir mücadele değil de onun için. “


Tabanı Hamas için Gazze’de savaşa gitmeye hazır olduğunu söyleye dursun. Pragmatik Erdoğan günümüzde Azerbaycan ve İsrail’le Güney Kafkasya’da üçlü ittifak kurmuşken Gazze’ye gider mi? Şu sıra çok ihtiyaç duyduğu Batı sermayesini elinin tersiyle iter mi? Ya da, Müslüman kardeşlerini de mutlu etmek için, “Yallah tazyik” demekle mi yetinir?
 
Üst