YAZARLARLA RÖPORTAJ / HAKAN BİROL SORUYOR

şerbetçi

Member
Katılım
25 Eyl 2023
Mesajlar
29,679
Tepkime puanı
0
Puanları
16
YAZARLARLA RÖPORTAJ / HAKAN BİROL SORUYOR

KIYMETLİ YAZARLARIMIZ CEVAPLIYOR

www.hakanbirol.com


Merhaba değerli okuyucularımız. Her hafta bir yazarla röportaj köşemizde bu hafta “Duygu Uygarlığı, Tanrı Ebeveyn – Dünden Bugüne Ebeveynlik, Sürdürülebilir İyi Ebeveynlik” kitaplarıyla tanıdığımız “Gülüş TÜRKMEN” var.

Merhabalar Gülüş Hanım, öncelikle röportaj teklifimizi kabul ettiğiniz için teşekkür ederiz. Bize kendiniz ve ilgi alanlarınız hakkında bilgi verir misiniz?

Birçok farklı mesleğe sahip fakat kendini en iyi sanatla ifade eden, hayatının ortasına gelmiş bir kadınım. 26 yaşıma kadar Belçika’daydım. 1980’lerde Doğan Kardeş dergisiyle başlayan, bugün Varlık, Bilim ve Ütopya dergileriyle ve kendi kitaplarımla devam eden, hiç bitmemiş bir yazarlık serüvenim var. Son beş yıldır uluslararası bir üstün potansiyelliler ağına dahil olan bir üstün zekalı yetişkinler grubum var. Bunun dışında müzisyenlik, sanat yönetmenliği, grafik tasarımcılık, çevirmenlik, araştırmacılık ve geliştirici editörlük de yapıyorum.

“Duygu Uygarlığı” kitabınızdan bahsedecek olursak, eserinizde okuyucularımızı neler bekliyor?

Bu roman düşünce üretmeye çalışan kadının hikayesi. Önünde pek fazla rol modeli olmayan, adı tarihten silinen, hep ikinci planda tutulan cinsiyetin hayata tutunma mücadelesi. Bir taraftan da hayatta neyin daha değerli olduğuna dair bir beyin fırtınası. Bu fırtınada yapay zekadan da, tarihteki büyük düşünürlerden de, mitolojik karakterlerden de faydalanıyoruz.

“Duygu Uygarlığı” kitabınızın ortaya çıkış öyküsünü anlatabilir misiniz? Fikir nasıl doğdu?

Yazmak en sevdiğim iş çünkü kendimden başka kimsenin zamanını ya da keyfini beklemem gerekmiyor! Ama roman yazmak başka bir iş. Ergenliğimden beri deniyorum! Her girişimim yarım kalıyor, çoğu zaten kafamda başlayıp kafamda bitiyor. Filmin sonunu biliyorsam izlemem gerekmiyor ya, roman yazmak da öyle bir sorun teşkil ediyor benim için. Duygu Uygarlığı’nı bitirebilmemi, bu derdimi ana karakterim Duygu’ya yansıtabilmeme borçluyum. O da roman yazmaya çalışıyor. Başarıp başaramayacağını kitabın sonuna kadar ben de bilmiyordum!

Kitabın ismine nasıl karar verdiniz?

Duygu Uygarlığı’nda roman içinde roman var. Malum, Duygu roman yazıyor. Kitabın ilk adını “Romancı” olarak belirlemiştim. Fakat yayınevimle birlikte konuşurken gördük ki bu isim İngilizce ve Fransızcada güzel duruyor, Türkçede değil. Nedenini tam olarak bilemiyorum, kültürel bir sebebi olsa gerek. Bu yüzden Duygu’nun romanının ismini kullanmayı daha uygun gördük.

Yazarken uyguladığınız belli rutinler veya ritüeller var mı?

Bilemiyorum. Genel anlamda çok çalışan biri olduğumu biliyorum. Yalnızsam eğer, sabah kalkar kalkmaz yazmaya başlarım. “Yazamam” dediğim bir saat yoktur ve eğer işe başladıysam, gitgide hız kazanan bir ivmeyle devam ederim. Sabahtan başlayınca, ister istemez akşama yorulmuş oluyorsunuz. Ama bir laptop’a sahipsem her tür mekânda yazabilirim.

Peki, bu kitabınız yaşanmışlıklara mı dayanıyor yoksa tamamen kurmaca mı diyebiliriz?

Duygu’nun roman yazmaya çalışan hali benim halimle neredeyse aynı. Gerisi kurmaca. Kurmaca derken, unutmayalım ki gerçek yaşanmışlıklar olmasa hiçbir şey kuramazdık! Karakterler tanıdığım bazı kişilerin montajı gibiler. Olaylar da başımdan geçen olayların kâh abartılmış, kâh çarpıtılmış halleri.

“Arzuladığımız şeylerden kendimizi uzak tutmak, kendimizden kaçmak olur.” diyorsunuz romanınızda. Peki ya bunu günümüz insanları açısından düşündüğümüzde kendinden kaçarak yaşayan bir toplumdan bahsedebilir miyiz?

Bir denge kurmaya ihtiyacımız var: Hem kendi istediklerimizi yapabilmeliyiz, hem de bunları yaparken toplumun düzenini bozmamalıyız. Buraya kadar tamam. Fakat sorun şu ki, çok azımız ne istediğini, neye ihtiyacı olduğunu görebiliyor. Görmediğiniz bir şeyi göremediğinizi bilmezsiniz. İhtiyaçlarımızın farkında olmadan yaşayıp gidiyoruz, hayatının sonunda bile farkına varmıyor çoğu insan! Bu çok hüzünlü geliyor bana. Hayatınızın bir döneminde biri size bir arzunuzu fark ettirirse, bunun değerini görmezden gelmeyin sakın. Canınızın yanması pahasına arzunuzun peşinden gidin çünkü öbür türlü hayatınız yanıyor.

“Dijitalleşmenin “edebiyata” etkisi nedir? İyi ve kötü yanlarını siz nasıl değerlendiriyorsunuz?”

Yeni nesil bir romanı okuyup bitirebilecek mi, çok merak ediyorum. Çünkü artık anlatının biçimi değişti, roman formatı gençlere sıkıcı gelebilir. Kitaplar belki hala yayımlanacak ama romanın sonuna geliyor olabiliriz. Ben değişimlere her zaman endişeyle bakmam, bir şeyi kutsamamak gerektiğini düşünürüm. Roman giderse bunun sebebi, artık var olma amacını yitirmesi olacaktır. Duygu Uygarlığı’nda da yeni bir anlatım biçimi, şimdilik sadece yapay zekâ uygulaması projesi olarak duruyor. Bakalım gelecekte hangi yöne gidilecek…

Yazmak ve okumak dışında vaktinizi nasıl geçirirsiniz?

Çocuklarımla ve sevdiklerimle vakit geçirmeye gayret ediyorum, müzik dinliyorum, dans ediyorum, merak ettiğim konularda araştırmalar yapıyorum.

“Türk ve yabancı yazarları düşündüğünüzde özellikle Türkiye’den hangi yazarları tercih edersiniz okurken? Beğendiğiniz, okumaktan zevk aldığınız kitaplar neler?”

Felsefe, iktisat ve araştırma kitapları okuyorum bu aralar. Türkiye’de eğitim görmediğim için zamanım olursa edebiyatta klasiklere vakit ayırmaya çalışıyorum. Yabancı romancılardan Houellebeck, Camus, Rodenbach, Proust, Zola gibi favorilerim var.

Ülkemizdeki okur kitlesini nasıl buluyorsunuz?

Birkaç parlak okur dışında çoğunun pasif olduğunu düşünüyorum. Yani, okuyorlarsa vakit öldürmek için okuyorlar, kitabı bitirdiklerinde zihinlerini meşgul eden bir düşünce oluyor mu, emin değilim açıkçası. “Güzeldi” diyorlar mesela ama “nesini beğendin?” diye sorarsanız cevap veremiyorlar, “güzeldi işte” diyorlar. Korkarım bu durum çoktan seçmeli test sisteminin bir getirisi: İnsanlar ne düşündüklerini, ne hissettiklerini analiz edemez duruma gelmişler.

Değerli Gülüş Hanım, bize vakit ayırdığınız için teşekkür ederiz. En kısa zamanda yeni eserlerinizi de okuyabilmek dileğiyle…

Ben teşekkür ederim.



YAZARLARLA RÖPORTAJ / HAKAN BİROL SORUYOR yazısı ilk önce Fethiye Gazetesi Haber Sitesi üzerinde ortaya çıktı.
 
Üst