YAZARLARLA RÖPORTAJ / HAKAN BİROL SORUYOR

şerbetçi

Member
Katılım
25 Eyl 2023
Mesajlar
29,648
Tepkime puanı
0
Puanları
16
KIYMETLİ YAZARLARIMIZ CEVAPLIYOR

www.hakanbirol.com


Merhaba değerli okuyucularımız. Her hafta bir yazarla röportaj köşemizde bu hafta “Kalbe Yolculuk” kitabıyla tanıdığımız “Tülin ÖZÇAKIR” var.

Merhabalar Tülin Hanım, öncelikle röportaj teklifimizi kabul ettiğiniz için teşekkür ederiz. Bize kendiniz ve ilgi alanlarınız hakkında bilgi verir misiniz?

1977, Zonguldak Ereğli doğumluyum. Hacettepe Üniversitesi, Türk Dili ve Edebiyatı bölümünden 2004 yılında mezun oldum. İlk şiirimi ilkokul 2. sınıfta yazdım. Ortaokul ve lisede şiir yarışmalarında çeşitli dereceler aldım. Aslında çocukken bir kekemeydim. Edebiyat öğretmenlerim beni şiir yazmaya, topluluk içinde yazdığım şiirleri okumaya teşvik ettiler hep. Ortaokulda, lisede, üniversitede tam bir kitap kurduydum. Kekemeliğim ve öğretmenlerim sayesinde, yazar olmak benim hayalim haline geldi. Üniversitede ise bir çocuk kitabı yazarı olma hayaline tutuldum. Üniversiteden mezun olduktan sonra çeşitli yayınevlerinde editörlük, redaktörlük yaptım. Editörlüğü çok sevdim. Halen AZ yayınlarında editör olarak yoluma devam etmekteyim. Aynı zamanda resim yapıyorum. Gesam üyesiyim.

“Kalbe Yolculuk” kitabınızdan bahsedecek olursak eserinizde okuyucularımızı neler bekliyor?

Kalbe Yolculuk, benim ikinci kitabım. İlk kitabım bir çocuk kitabı; Akıllı Zebra yayınlarından çıkan Dünyanın En Sadık Köpeği, Haçiko. Kalbe Yolculuk’u 2018 yılında yazdım ve ilk kez bir kurgu yazmayı deneyimledim. Kalbe Yolculuk, ayrılık anksiyetesi yaşayan bir kadın olan Melek’in öyküsü. Melek, bir adama âşık olduğunda ayrılık anksiyetesi tetikleniyor ve tamamen iyileşmek için yolculuklara çıkıyor; şifa yolculuklarına… Adamın veya arkadaşlarının önerdiği şifacılara gidiyor. Kitapta anlattığım bazı şifacılar, benim birebir gidip deneyimlediklerim, bazıları başkalarının bana anlattığı gerçek öykülere dayanıyor. Okur, Melek’le anksiyeteye çare bulmaya çalışırken, kendisinde de pek çok ortak unsur bulacaktır. Çünkü hepimiz bir düzeyde aynı duyguları deneyimliyoruz, aynı arzulara sahibiz ve bir noktada hepimiz aynı şeyleri yaşıyoruz. Önemli olan bu ortaklığı anlamak ve birbirimizi anlayarak birbirimize destek olabilmek…

Kitabınızın ortaya çıkış öyküsünü anlatabilir misiniz? Fikir nasıl doğdu, kitabın ismine nasıl karar verdiniz, yazma süreci nasıl gelişti, yazarken uyguladığınız belli rutinler veya ritüeller var mı?

Anksiyete, çağımızın vebası… Günümüzde çoğu insanın yaşadığı bir sorun. Anksiyetenin birçok türü olsa da etkileri aynı… Anksiyete yaşayan insanların duygularını, çözüm arayışlarını bir kurgu içinde anlatmak istedim; onları daha yakından tanıyabilmemiz için… Toplumumuzda hastalıklara karşı tuhaf bir bakış açısı var; örneğin bizde depresyon, anksiyete, panik atak, bipolar bozukluk… hepsi şizofreni olarak değerlendiriliyordu geçmişte ve bu hastalığa sahip olan insanlardan korkuluyordu. Toplumumuzda psikolojik hastalıklar yaşayan insanlar dışlanıyor. Oysa tüm hastalıklar insan için ve bence psikolojik hastalıkların çözümü sevgide, dayanışmada, aidiyet duygusunda yatıyor. Bunları başarmanın yolu ise hastalığı yaşayan insanların duygularını anlamaktan, onları tanımaktan ve kabul etmekten geçiyor. İsmini de bu yüzden Kalbe Yolculuk koydum. Çünkü bana göre şifa sevgide, yani kalpte… Ben annemi kanserden kaybettikten sonra yaşadığım anksiyeteden yola çıkarak özellikle bunu yaşayan insanların duygularını anlatmak istedim. İnsanlar birbirlerini nasıl sever, nasıl kabul eder, Melek’in sorununa çözüm bulabilmek için bu sorulara yanıtlar aradım. Eminim pek çok hatalarım, eksiklerim vardır, ama elimden geldiğince anksiyete yaşayanları anlaşılır kılmaya çalıştım.

Romanınız kurgu mu yoksa hayatın içinden yaşanmışlıklara mı dayanıyor?

Romanım tamamen kurgu diyemem. Ben de yıllar önce anksiyete ile tanıştığımda çeşitli yöntemlere başvurmuştum, bunlara kitapta da yer verdim. Romanım hepimizin yaşanmışlıklarına dayanıyor. Ölümlüyüz ve hepimiz sevdiklerimizi kaybediyoruz, ölümle veya ayrılıkla. Birçoğumuz bu yüzden anksiyete ile tanışıyoruz. Hepimiz ölümden korkuyoruz ve yaşamımızın bir noktasında bu kaygıyla yüzleşmek zorunda kalıyoruz. Romanda anlatılanların çoğu kendi duygularıma ek olarak çevremdekilerin, arkadaşlarımın yaşadıkları deneyimlere ve araştırmalarıma da dayanıyor. Ama romanda işlediğim duygular ve şifa deneyimleri dışında tamamen kurgu diyebilirim.

“Dijitalleşmenin “edebiyata” etkisi nedir? İyi ve kötü yanlarını siz nasıl değerlendiriyorsunuz?”

Dijitalleşmenin düşük maliyetler, her kesime hızlı ulaşım gibi pek çok olumlu tarafı var, ama ben basılmış kitap okumayı tercih ediyorum. Ama böyle alıştığım için, benim için böyle bu. Gelecek nesillerin dijital eserleri daha çok tercih edeceğini düşünüyorum; bir alışkanlık meselesi.

Yazmak başlı başına cesaret isteyen bir iştir. Yazmak isteyen ama nasıl yazmaya başlaması gerektiğini bilmeyenler için önerileriniz var mı?

Kesinlikle yazmak cesaret istiyor. Ama bence yazmak, güzel bir terapi biçimi aynı zamanda. Aynı zamanda bir ihtiyaç. O yüzden bence herkes yazmayı deneyimlemeli. Profesyonel olarak yazar olmak isteyenlere bol bol okumalarını öneririm. Özellikle yazmak istedikleri türde yazılmış iyi eserleri okumaları, epey yol kat etmelerini sağlayacaktır. İkincisi sistemli yazmalarını, her gün en az 500 kelime yazmaya kendilerini alıştırmalarını öneririm. Bir süre sonra yazdıkları birikir ve bu yazdıklarını kitaplaştırabilirler, bu sayede her yıl en az iki, üç eser üretebilirler.

“Türk ve yabancı yazarları düşündüğünüzde özellikle Türkiye’den hangi yazarları tercih edersiniz okurken? Beğendiğiniz, okumaktan zevk aldığınız kitaplar neler?”

Memduh Şevket Esendal, Orhan Pamuk, Ahmet Ümit, Zülfü Livaneli, Gülten Akın, Aytül Akal, Virginia Woolf, Hemingway, Jack London, Kafka, Michael Ende, Flaubert… İlk aklıma gelenler…

Ülkemizdeki okuma oranları hakkındaki görüşleriniz nelerdir? Gözlemleriniz doğrultusunda genç nesle bakış açınızı özetleyebilir misiniz?

Genç nesil, yetişkinlerden çok daha fazla okuyor bence. Bu yüzden çok umutluyum. Dijitalleşme ile birlikte okuma oranlarının artacağını düşünüyorum.

Değerli Tülin Hanım, bize vakit ayırdığınız için teşekkür ederiz. En kısa zamanda yeni eserlerinizi de okuyabilmek dileğiyle…

Bu fırsatı verdiğiniz için ben teşekkür ederim.





YAZARLARLA RÖPORTAJ / HAKAN BİROL SORUYOR yazısı ilk önce Fethiye Gazetesi Haber Sitesi üzerinde ortaya çıktı.
 
Üst